Yüreğimin Güneyi-Numan Amed
İnsan, Çevre ve Algının Derin Bağlantısı
Görüp dokunduğum şeyi değil, algılayabildiğim şeyi daha fazla seviyorum. İşte anlatılmak istenen tam da budur. Eski insanlar, sezgilerine dayanarak çevrenin kendileri üzerindeki etkilerini kutsallaştırmış ve totem haline getirmiştir. Bunun nedeni, bilimin bin yıllar sonra keşfettiği bir gerçekte saklıdır: İnsan biyokimyasının çevreye uyum süresi altı kuşak sürer ve genetik sınırları da ancak bu kadar bir zaman diliminde şekillenir.
İnsan beslenme ve ekolojiyle doğrudan bağlantılıdır. Beslenmenin ekolojik ilişkisi kesildiğinde, hastalıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Genotip ve fenotip faktörleri, yalnızca insanı değil, aynı yasaya bağlı olan tüm canlıları kapsayan bütünsel bir yapı oluşturur. Bu yüzden, insan doğrudan gördüğü, hissettiği ve beslendiği ortamdan etkilenir.
Altı kuşaklık süreç, insanın kök hücreleri gibi onun kimliğini belirler. Eski insanlarda ülke sevgisi de bu biyolojik ve sosyolojik gerçekliklerle bağlantılıdır. Bir şiirin ilk kez şairin zihninde yer etmesi gibi, insanın çevresiyle kurduğu ilk bağ da eşsizdir. Aynı şeyi ikinci defa aynı güzellikte algılamak mümkün değildir.
Toprak, çevre ve insan arasındaki ilişki, semiyotik bir anlam kazanarak ülke ve halk kavramına dönüşür. İşte bu yüzden, ülkeye ihanet en ağır şekilde lanetlenmiştir; çünkü insanın biyolojik, kültürel ve tarihsel köklerinden kopması, varoluşsal bir inkâr anlamına gelir.
Aram Yayınevi’nin tüm yayınlarına ulaşmak için buraya tıklayın
Numan Amed’in tüm eserlerine ulaşmak için buraya tıklayın