1908’de temelleri atılan ve 1923’de kurulan rejim tüm kurumları ve fikirleri ile yıkılmıştır.
Türkiye otoriter ama göreceli olarak demokratik bir rejimden Totaliter ve anti demokratik bir rejime sürüklenmiştir… Nazilerde Sippenhaft, Toplama Kampları; Sovyetlerde 58.Madde, Sibirya Sürgünleri, Gulag Takımadaları ve Türkiye’de… Kısır bir döngü içerisinde güç sırasıyla elden ele geçiyor ve gücü eline geçiren diğerlerine dayağı atıp sırasını sayıyor.
Artık yeter! Biriniz de o sopayı eline aldığında diğerlerine dayak atacağına o sopayı kırıversin de bitsin bu memleket insanlarının çektiği acılar! Sorun çok temel zihinsel çarpıklığa dayanıyor ve kökü çok derinlerde. Bizim memlekette eğitimlisi-cahili; dindarı-seküleri fark etmiyor kadına şiddet uyguluyor, can yakıyor, suç işliyor. Zihniyet devrimine ihtiyaç var!
İslam dünyasının dört bir yanından fışkıran diktatörlüklerin, zulümlerin, fakirliğin ve savaşların arkasında bu zümreler ve onların yozlaşmış İslam yorumları yatıyor. Uzun lafın kısası İslam’da reform değil ama rönesans şart! Çok pis kokular geliyor. Amerika sessiz, İngiltere sessiz, İsrail sessiz, Rusya sessiz, İran sessiz…0 kadar derin bir sessizlik var ki, sanki sonunda korkunç bir patlama olacak.
Cesaretin alevleri bu karanlık zamanlarda yolumuzu aydınlatacak, özgürlüğe ve demokrasiye giden yolda pusulamız olacaktır. 81 vilayette birbirinden haberi olmayan ama kalben ve fikren birbirine bağlı vatan sevdalısı milyonlarca yurttaş bu şekilde bir araya gelecektir.