Çalisma hayati yeniden sekilleniyor. Iletisim, ekonomide, siyasette, toplumsal hayatta ve sanatta temel belirleyici faktör haline geliyor. Örgütsel hayat pratikleri gelenekselin disinda anlam kazaniyor ve örgütsel dünyanin görünmeyen yüzü ortaya çikiyor. Kurumlar hizli degisen teknolojik dünyada hem içte hem de dista düne nazaran daha fazla tehlikeyle karsi karsiya kaliyor.Küresellesmeyle birlikte dünyada yasanan tüm bu degisim ve dönüsümler bir örgütün en önemli girdisi olan “insan ögesini” daha da ön plana çikariyor. Insan sermayesinin bu kadar önemli hale gelmesi ise beraberinde, örgüt ve çalisanin isbirligine ve sadakatine dayanan kurumsal bagliga duyulan ihtiyaci artiriyor. Örgütlerin günümüzde içerisinde bulundugu siddetli rekabet, küçülerek büyüme, sirket evlilikleri, verimsizlik gibi pek çok problemden kurtulabilmelerinde kurumsal baglilik, örgüt yönetimlerine yeni açilimlar sagliyor.Örgütsel iletisim kurumsal baglilik sürecine katk| saglayan önemli kavramlardan biri olarak karsimiza çikmaktadir. Çalisanlar örgüt içindeki ihtiyaçlarini tatmin etmek için bilgiye ihtiyaç duyarlar ve bu ihtiyaci formal ya da informal yollarla giderirler. Dolayisiyla örgütsel basari, çalisanin isinden edindigi doyumun bir yansimasi olarak karsimiza çikmaktadir.”Memnuniyet içte baslar” felsefesinden hareketle yola çikan bu çalismanin, örgüt içindeki her bir çalisanin, sistem içinde önemli oldugunu hatirlatmaya katki saglayacagi; etkin örgütsel iletisim vasitasiyla insa edilecek kurumsal bagliligin ise insan kaynagini yerinde ve etkili kullanmada bir araç olduguna dikkat çekecegi düsünülmektedir.