Ehmedê Xanî’nin “Mem û Zîn” Adlı Eseri: Aşk, Tasavvuf ve Kürt Kimliğinin Felsefi Manifestosu
-
yüzyılda yaşamış büyük Kürt düşünürü ve şairi Ehmedê Xanî, klasik eseri Mem û Zîn ile yalnızca bir aşk hikâyesi anlatmaz; aynı zamanda tasavvuf, felsefe, toplum eleştirisi ve Kürt kimliği gibi konularda derinlemesine düşünceler geliştirir. Xanî, bu eseri ile Kürt halkının kaderini, kültürel uyanışını ve metafizik arayışlarını dile getirirken aşk temasını bir araç olarak kullanır.
“Mem û Zîn”: Bir Bahane ile Derin Hakikatlerin Peşinde
Şair, eserini yalnızca romantik bir hikâye olarak değil, derin felsefi ve toplumsal mesajlar iletmek için bir araç olarak gördüğünü şu beyitte açıkça belirtir:
Şerha xemê dil bikim fesane
(İçimdeki dertleri açıklayıp efsaneleştireyim)
Zînê û Memê bikim behane
(Zîn ile Mem hikâyesini buna bahane edeyim)
Bu dizeler, Xanî’nin şiirsel anlatıyı bir düşünsel manifesto olarak kurguladığını ortaya koyar.
Dil Seçimi ve Kültürel Direniş
Ehmedê Xanî, dönemin edebî dillerinden olan Arapça, Farsça ve Osmanlıca yerine Kürtçeyi bilinçli olarak tercih etmiştir. Bu seçimi, yalnızca bir dil tercihi değil, aynı zamanda kültürel bir direniş ve halkı aydınlatma çabasıdır:
Safî şemirand vexwari durdî
(Saf şarabı bir yana bırakarak tortuyu içti)
Manendê durrê lîsanê Kurdî
(İnci gibi dizmek için Kürt dilini tercih etti)
Xanî, halkı için acılar çekerek bu dili edebî bir şekle sokmuş ve şöyle demiştir:
Da xelqî nebêjitin ku “Ekrad”
(Eloğlu demesin diye “Kürtler…”)
Bê me’rîfet in, bi esl û bunyad
(…aslıyla, köküyle kültürsüzdürler)
Bu ifadeler, onun eserinin yalnızca bireysel değil, kolektif bir onur mücadelesi olduğunun da kanıtıdır.
Prof. Dr. Kadri Yıldırım’ın tüm eserlerine ulaşmak için buraya tıklayın