Bizzat sufilerin kendisi tasavvufu, İslam ve insanlar için uygun bir hizmet aracı olarak görmüşlerdir. Sufiler, Müslümanların ve müminlerin Hakk olan yola daha kolay ulaşabileceklerine ve dinin hakikatlerini daha iyi öğrenebileceklerine inanırken diğer yandan dindar insanların (müteşerri) pek çoğu Müslümanları İslam’ın asıl gayesinden uzaklaştırdığından tasavvufun zarar verici bir bid’at (yenilik) olduğuna inanmaktadırlar. Başka bir grup hadiseye siyasi ve sosyal açıdan yaklaşarak, tasavvufun bir tür rehaveti, köşeye çekilmeği ve sorumluluktan kaçınmayı yaygınlaştırdığına ve gericiliğin hizmetinde bulunan bir araç olduğuna inanmaktadır. Diğer bir grup bunların aksine şöyle düşünmektedir, tasavvuf, feodalizme, güç ve mal sahiplerine karşı verilen bir tür mücadele yöntemidir. Kimi sufi önderler zorba yöneticilere ve onların tecavüzlerine karşı çıkıp mücadele etmiş ve bunlardan dolayı hapsedilip sürgünlere gönderilmişler ve hatta bu uğurda hayatlarını kaybetmişlerdir.
Özellikle, Hüseyin b. Mansur Hallac, Necmuddîn Kübrâ, Attar-ı Nişaburî, Kürdistan’da Şeyh Ubeydullah Nehrî, Şeyh Said Piran ve Şeyh Abdusselam Barzanî gibi gibi şahsiyetler mücadele ruhuna ve özgür düşünceye sahip olduklarından ötürü suçlanarak ortadan kaldırılmışlardır.
İrfani ve sufiyane düşünceler edebiyat alanında da etkisini göstermiştir. Genellikle nazım ve nesir türünde yazılan bu eserlerin, irfani olmayan şairlerin ve yazarların eserlerinde görülmeyen kendine has bir takım özellikler barındırır. Böyle bir mektepte insanlar birliğe ve iç temizliğine davet edilirken ihtilaflardan ve ayrılıklardan da sakındırılır.
Mevlâna Hâlid Nakşibendî, Molla Abdurrahim Mevlevi (h. 1221–1300), Vefaî (h. 1264–1333), Melayi Cezirî (1407–1481), Şeyh Rezayi Talabanî (h. 1253–1327) gibi Kürt arif şairler irfani düşünceleri herkesten daha çok şiirlerinde işlemişlerdir.
Kürtler büyük oranda İslam’ı kabul ettikten sonra tasavvuf da kendine bir yol bularak Kürtlerin arasında yayılmaya başladı. Tasavvuf içindeki tarikatlar arasında özellikle Kâdirîlik ve Nakşibendîlik hızla Kürdistan’da yayıldı. Bununla birlikte Nimetullahîlik ve Hâksârîlik gibi tarikatlar da Kirmanşah gibi farklı Kürt bölgelerinde yaygınlık kazandı