Demokrasi Projesi’nde David Graeber, yakın dönemde dünyayı kasıp kavuran “Wall Street’i İşgal Et!” hareketiyle beraber gelmiş geçmiş en cesur siyasi düşünce olan demokrasi fikrinin tarihini ve radikal demokrasinin dünyayı nasıl dönüştüreceğini anlatıyor.
Demokrasi, tarihi boyunca Amerika için bir çeşit din statüsüne sahip olmuştur. Ancak bugün geçerli olan siyasi sisteme; sadece en zenginlere hitap edip geri kalan yüzde 99’u yok sayan, onların seslerini duyurmayan, ihtiyaçlarını karşılamayan, geleceğini karartan bu sisteme gerçekten demokrasi demek mümkün müdür? Ve eğer bu demokrasinin aygıtları anbean yükselip şiddetlenmekte olan bir krize cevap veremiyorsa, biz yurttaşlara düşen görev nedir?
Günümüzün en etkili aydınlarından biri olan antropolog ve aktivist David Graeber, Demokrasi Projesi’nde okurları demokrasi tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor. Atina demokrasisi tahayyülünden Birleşik Devletler’in kuruluşuna, yirminci yüzyılın küresel çaptaki krizlerinden yeni nesil aktivist gençliğin bilinçlenişi ve yükselişine, merkezi öneme sahip tarihsel anlar hakkında kışkırtıcı ve ufuk açıcı çıkarımlarda bulunuyor. Zenginliğin ve erkin günbegün belli noktalarda biriktiğine dikkat çeken yazar, öte yandan da oydaşma, eşitlik ve katılımcılık üzerine kurulu yeni bir toplumdan, geleceğin toplumundan haberler veriyor.