Avesta-Metin Aktaş
Uzun zamandır yağan karın altında sokaklarda dolaşmaktan yorulmuştu Avesta. Hava çok soğuktu, üşüyor, acıkıyor ve yorgun düşüyordu. Ancak, belki Ahmet’e rastlarım umuduyla, yer yer insan beline ulaşan kalınlıktaki karla kaplı şehrin caddelerinde dolanıyordu. Yorulunca, sırtını beyazlara bürünmüş bir çam ağacının gövdesine dayayarak dinlendi. Tükenmişti artık. Ne yapacağını, nereye gideceğini, Ahmet’i nerede arayacağını bilemiyordu. İçinde söküp atamadığı bir korku, öfke ve ağırlık, davetsiz bir misafir gibi yüreğinin ortasına çökmüştü. Gün ilerledikçe hava daha da soğuyor, kar şiddetleniyordu. Üzerinde birikmiş karı temizledi. Eve gidip yanan sobanın kenarında uyumak, içini saran bu korkudan ve ağırlıktan kurtulmak istiyordu ama yapamıyordu. Biraz daha Ahmet’i aramak istiyordu. Yüreğini kaplayan bu sıkıntıyla eve gitse bile uyuyamayacağından emindi. Caddede gelip geçenlere bakarken, her an saldırıya uğrayacakmış gibi tetikte bekleyen bir ceylan gibi ürkekti. Dikkatli olmalıydı. Dışarı çıkması bir hataydı ama evde de kalamamıştı.
Dara Yayınevi’nin tüm yayınlarına ulaşmak için buraya tıklayın
Metin Aktaş’ın tüm eserlerine ulaşmak için buraya tıklayın