Romanlariyla 20. yüzyil Avrupa’sinin düsünsel ve siyasi bellegine büyük katkilarda bulunan Milan Kundera, Yasam Baska Yerde’yi, Çekoslovakya’nin Rusya tarafindan isgal edildigi siralarda yazmis ve 1969 yilinda yayimlamisti. Savaslar, darbeler ve siyasi gelismeler romanlarinin arka planinda hep olsa da, Kundera karakterlerini çogunlukla sanat çevrelerinden seçmis, böylece güncel olaylarla entelektüeller arasindaki iliskileri tartismaya açmistir. Kundera’nin, “Benim için Avrupa devrimi ya da buna benzer bir seyin romani” dedigi Yasam Baska Yerde, kisisel deneyimlere ve aydin çevreleri içindeki gözlemlere dayanir: Resme ve siire olan yetenegi daha çocukken kesfedilen Jaromil, cinsel kimlik karmasasi yasayan ve kendi bedeninden nefret eden annesini, “bassiz kadin bedenleri”yle resmetmekte, “yasam mi yazi mi” gerilimi içinde büyümektedir.
Herkesin kendisine baktigini bildiginden, acimasizca yüzünün bilincine vardi ve neredeyse dehsetle, yüzünde tasidiginin annesinin gülümseyisi oldugunu hissetti.Bu nazik, aci gülümseyisi kesinlikle taniyordu, onu dudaklarinda hissediyordu ve ondan kurtulma çaresi yoktu.