Michel on yasinda. 1970’lerde Kongo’da yasiyor. Annesi pazarda fistik satiyor, babasi Victory Palace Otel’de çalisiyor. Michel can dostu Lounès’la gökyüzünde süzülen uçaklarin rotasindaki uzak ülkeler hakkinda konusuyor. Kiz arkadasi Caroline’i, futbol takiminin gözdesi Mabélé’den uzak tutmaya çalisiyor. Babasiyla radyoda dinledigi dünya bülteninden tanidigi devrilen Iran Sahi için endiseleniyor. René dayisi yüzünden kafasi çok karisik. Kapitalist ve Marksistleri ayirt etmek bazen neden bu kadar zor oluyor? Tüm bunlar yetmezmis gibi annesinin karninin kayip anahtarini bulmasi gerekiyor… Devrim sonrasi bir Afrika ülkesinde yasanan hayat; geleneklerine bagli halkin aliskanliklari, sicak kültürü ve renkli karakterlerle hayat buluyor. Fransizca edebiyatin en yetenekli ve üretken isimlerinden Alain Mabanckou’nun yasamindan ögeler de tasiyan Yarin Yirmi Yasinda Olacagim, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi J.M.G. Le Clézio’nun önsözüyle… “Dünyanin bütün çocuklari gibi küçük Michel de bu kötülük, komedi ve umutsuzluk sarmalinda kendine bir yer edinmek zorunda. […] Sadece çocuklar geçmisin utançlarini silebilir ve gelecegin savurdugu tehditlerle savasabilir. Küçük Michel de J.D. Salinger’in The Catcher in The Rye (Çavdar Tarlasinda Çocuklar) romaninin kahramani Holden Caulfield […] gibi bellegimizde derin bir yer edinecege benziyor.”-J.M.G. Le Clézio- “Tuhaf, muzip, hayat dolu…”-Independent- (Tanitim Bülteninden)