Korsan Maviparmak öyle sizin bildiğiniz korsanlardan değil. Diğerleri gibi çil çil altınlardan oluşan bir hazine aramıyor. Onun derdi evrenin sırrını bulmak. Entel korsanın hâli de bir başka oluyor.
Maviparmak, aradığı sırrı bulabilmek için diyar diyar geziyor. Gittiği yerlerde yeni insanlarla, farklı kültürlerle tanışıyor. Her yerde yeni bir şey öğreniyor. Öğrendiği her yeni şey onu evrenin sırrına biraz daha yaklaştırıyor. Buraya kadar her şey kulağa güzel geliyor, değil mi? Gezmek, görmek, öğrenmek… Bu kadar olsa iyi ama bu seyahatlerin aksiyon dozu da biraz yüksek oluyor her seferinde. Eee, yok öyle evrenin sırrını tereyağından kıl çeker gibi bulup gitmek. Nazik ve kültürlü bir korsan olsan da, evrenin sırrını arasan da maceradan kaçamıyorsun.
Bu kez istikamet soğuk rüzgârlarıyla, turuncu saçlı insanlarıyla meşhur bir Viking köyü… Bilirsiniz Vikingleri, değişiklerdir ama bu köyde daha büyük bir gariplik var. İnsanlar hep aynı yemekleri yiyor, aynı kıyafetleri giyiyor, aynı kitabı okuyor, aynı şeyleri yapıyor. Maviparmak ve arkadaşları Alfa, Dudu, Hipatya bu duruma anlam veremiyor. Hep birlikte evrenin sırrından önce bu gizemi çözmeye çalışıyorlar. Bir köy dolusu insan neden ve nasıl birbirinin kopyası hâline gelmiş olabilir ki?
Korsan Maviparmak-Viking Köyü; korkular, önyargılar ve hiç sorgulamadıkları kurallar yüzünden birbirinin fotokopisi haline gelmiş insanlarla dolu bir yerde geçiyor. Farklılıkların bir toplumu ne kadar zenginleştirebileceğini sürükleyici bir macera ile anlatıyor.