Kadının bedeni ülkesidir aynı zamanda. İkisinin aynı şey olduğunu öğrenirken sürükleyecek roman sizi, son cümleyi okuduğunuzda belki de benim gibi kitabı kapatmayı unutacak, öyle kala kalacaksınız. Bir gözaltı odasında, duvarın dibinde… Beyninizden sıçrayan kan akacak iktidarın konutu olan hücresine, kendinizi direnirken bulacaksınız ve kilitleneceksiniz bir an. İşte o an Arjîn konuk olacak size, merhabalaşacaksınız.
(…)
İlkin, “Mavi Ülke” anı-romanıyla tanıdığınız Fırat Can’ın kalemi oldukça güçlü, yaratıcı… Bu ikinci romanını da şaşırtıcı bir zekâyla işlemiş ve konular yalın bir ifade gücüyle romana yedirilmiş. Yaşamın en ağır konularını sanatsal bir zevkle okuyucuya aktarmayı başarmış. Bu roman yaşama tutunan kadınları alıyor merkezine, direneceksiniz okurken. Bu kitabın mesajı belki de sizsiniz, yürekleriniz; bitik ve zavallı erkekten, onun geriliklerinden kurtulan akıl gücünüz. Ama şaşırtacak sizi roman, tıpkı yaşam gibi.
Edebiyat, yaşamın, yaşanılanların kendisi, fark edeceksiniz.
İşte dedim ya, yaşam da böyle inişli çıkışlı, şaşırtıcı, çarpıcı, kaçamayacağınız gerçeklerle örülü; sade, yalın, özlü, çıkarsız, incelikli, kanatlı, özgür, iradeli, yakıcı…
Yaşamın ta kendisidir edebiyat.
Okuyun, göreceksiniz! Çok daha fazlasını…
Hemen başlayın.
Nasıl bittiğini anlamayacaksınız bile. Yüreğinizi bir ateş ısıtacak; yaşamın ateşi…
Hadi, hemen başlayın…
Nûpelda Engin