Insanlik karmakarisik bir kavga ve savas dünyasina dönüsmüs durumda. En çaresiz insan gibi, her toplumun da mali, cani ve bütün varliklariyla güvenlik içinde oldugu ve hakkini alabildigi kalici bir dünya baris düzenine ihtiyaç var. Ama en bilgili, uygar ve zengin toplumlar bile zorla alma, sömürme, yolsuzluk, hile, soykirim, faiz ve savas yani haksiz kazanç pesinde! Refahlarinin dayandigi ekonomik ve mali bütçe dengeleri bunlara bagli. Uygarlik bunu gerektiriyor ! Insanlar ve toplumlar, refahlarinin dayandigi haksizlik, kan ve gözyaslarini ya da sefalet içinde biraktiklari insanlarin perisan hallerini düsünme melekelerini kaybetmis durumdalar. Parçalayip doyduktan sonra da bir timsah kadar masum ve baris içindeler! Bugün insanlik ailesi bu tür haksizliklari onaylayan ve onlara hukuken geçerlilik saglayan böyle çarpik bir uygarlik anlayisinin egemenligi altindadir. Buna karsi çikmakta olan gerçek hak ve hukuk savunucularina; adalete, paylasmaya ve baris içinde kazanip, yasamaya dayali, insanlik ailesinin evrensel ve ilahi düzenini hayata geçirmeye çalisanlara karsi amansiz ve insanlik disi bir yok etme savasi verilmektedir. Varliklarin biz insanlara bir seyler vermede ne kadar da cömert yaratildigini anlamak için çok akilli veya bilgin olmaya gerek yok. Onlar, birbirlerine ve insanlara vermek için çirpinmaktadirlar. Biz insanlarin da onlardan ders alarak, birbirimize verici olmamiz gerekmektedir. Evrenin düzeni vermeye dayanmaktadir. Öyleyse onun paraleli olan insanligin düzeni de karsiliksiz vermekle saglanabilir. Sömürü ve savasla degil.. Insan ve toplumlar, birbirlerine karsiliksiz verebilme-paylasma düzeyine yükseldigi oranda  yabanilikten uzaklasir, ehlilesir ve  evrensel adalet ve baris düzenine geçilebilir. Insan için, hirsizlik, yolsuzluk, hile, haksiz kazanç, faiz, gasp-yagma, rüsvet, öldürmek ne kadar ahlak ve hukuk disi ise; toplumlar ve devletler için de bu suçlarin paralelleri olan; savas, sömürme, katliam, soykirim, yolsuzluk ve hilebazlikla haksiz kazanç saglamak ve diger toplumlari bu suretle baski ve esaret altina almak da, çok yüksek derecede ahlaksizlik, hukuksuzluk-haksizlik  ve vahsiliktir. Ama çagimizin egemen  uygarliginda  kisiler için suç olan bu  sömürü eylemleri, güçlü devletler ve sermaye gruplari için suç degildir. Iste bu eylemleri  suç haline getirecek -yasaklayacak ve cezalandiracak  yasalari Türkiye yürürlüge koymali, insanlik ailesine ve özelde sömürülenlere sahip çikmalidir. Türkiye’ye de bu yakisir.