Tarihi okurken birilerini kahraman ya da hain ilan etme çabası taşımadan okumalıyız. Tarihin artı ve eksileriyle bir bütün olduğu gerçeğini gözden ırak tutamayız. Tarih tüm insanlığın ortak geçmişidir. Birilerini aklamak ya da karalamak görevini üstlenmemeliyiz. Her şeyi tüm gerçekliğiyle tarafsızca okuyabilmeli ve yazabilmeliyiz. Birilerini överek bir başkasının otomatik olarak yerileceği ya da tersi bir durum olan, birilerini yererek birilerinin otomatik olarak yüceleceği bir durum mümkün değildir.
Tarihimizi yeterli ölçüde bilmediğimiz gerçeğinden yola çıkarak, tarihimizi daha kolay ve kalıcı nasıl öğretebileceğimizi düşünmeye başladım. Hayatımızda birçok dersi ve konuyu öğrendiğimiz halde, başı ve sonu belli olan, değişmesi, eksilmesi ve çoğalması da mümkün olmayan tarihi öğrenmek bu kadar zor olmamalı diye düşündüm. Bu güne kadar yapılıp yapılmadığını araştırmadım ama tarihimizi devletlerimizi yöneten büyüklerimizin ağzından anlatmanın etkili olabileceğini düşündüm.
Büyük bir otağda geçmişte bizleri yöneten ve tarihe yön veren kahramanları yan yana oturtmayı, kendi yaptıklarını, kendi ağızlarından anlattırmayı hayal ettim. Bunların karşılarına da kendimi ve okuyucuyu yerleştirdim. Kronolojik sırayla, her biri ayağa kalkarak, detaylara girmeden dönemlerindeki olayları anlatmalarının öğrenmemizi kolaylaştıracağını düşündüm. Bu düşünceyi paylaştığım dost ve arkadaşlarım olumlu tepkiler verince, bende yıllardır düşündüğüm bu projeyi araştırmaya ve yazmaya karar verdim.