İsmini açıklamayan bir müşteri, çeviri bürosunda çalışan Dmitri Alekseyeviç’ten, Mayaların kutsal kitaplarını ele geçirmekle görevlendirilen İspanyol işgalcilerden birinin kaleme aldığı, 1562 tarihli bir metni İspanyolcadan Rusçaya çevirmesini ister.
Metnin sayfaları bir günlüğe aittir. Dmitri, her zamanki işlerden biri olduğunu düşünür ancak peyderpey eline geçen belgeleri okudukça, anlatılanlar ilgisini çeker. Çevrisini yaptığı her bölümün sonunda kendini daha fazla kaptırır. Günlükte yer alan olaylar, zamanla gerçeğin bir parçası hâline gelir. Jaguar çığlıkları duyar, evinin dış kapısında gizemli çizimler bulur ve etrafındaki insanlar ölmeye başlar. Moskova’da tuhaf şeyler yaşanmaktadır.
Bu esnada, dünyanın çeşitli bölgelerinde ürkütücü doğa olayları meydana gelir. Olayları radyodan ve gazete başlıklarından takip eden çevirmen, binlerce insanın hayatını yitirdiğini öğrenir. Yaşananlar ve İspanyolca belgelerde anlatılanlar, birbiriyle bağlantılı mıdır? Aradaki ilişkiyi göremeyecek kadar kör değildir fakat aklındaki sorular cevapsız kalmaktadır. Acaba hayatı tehlikede olanlardan biri de kendisi midir? Dmitri, olayların girdabına kapılır.
Yavaş yavaş aklını mı yitirmektedir, yoksa çevirdiği metin dünyanın sonunun habercisi midir? Mayaların bu konudaki öngörüleri nelerdir? Gizemli günlükte yazılanlarla Moskova’da yaşananlar arasında nasıl bir ilişki vardır? Dmitri Alekseyeviç, zihnindeki soruların cevabını bulabilmek için zamana karşı yarışmak ve alacakaranlık çökmeden önce gizemi çözmek zorundadır
Metaforlarla dolu bu romanda, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bir an önce son sayfaya ulaşmak isteyecek, kitabı bitirdikten sonra da okuduklarınızı asla unutmayacaksınız.