Friedrich Seidel, Kutsal Roma-Germen Imparatoru II. Rudolf’un 1591’de Osmanli Imparatorlugu’na gönderdigi elçi Friedrich von Kreckwitz’in maiyetinde eczaci olarak bulunuyordu. Sanssiz bir elçilik heyetiydi bu. III. Murad 1593’te Avusturya’ya savas açinca elçi dahil heyetin tüm üyeleri zindana atildi. Birçok seyahatname bize Osmanli saray âdetlerini, Istanbul’daki günlük yasami anlatirken bu eser bize Kasimpasa’daki tersane zindaninin adetlerini ve günlük yasamini anlatir çogunlukla. Tutuklular gündüz çalismaya gönderilirler, geceleri ise hücrelerine dönerler. Zindani söyle tasvir ediyor Seidel: “… Türklerin kölelerini kapattiklari hapishane hakkinda su bilgileri verebilirim: Galata veya Pera denen semtin bitiminde ve denizin tipki bir kese gibi karanin içine sokuldugu yerde Türk hükümdarinin gemi tersanesi bulunmaktadir. Hemen yaninda da sehir surlarina benzeyen ve üstünde nöbetçi kulübeleri bulunan yüksek duvarlarla çevrili genis bir meydan vardir. Bu meydanin büyük kapisinda gece gündüz Türk nöbetçilerle birlikte sakatlanmis ya da özürlü köleler nöbet tutarlar. Avluya girince sag tarafta yüksek ve kalin duvarli ve tipki büyük koyun agillarinda oldugu gibi üstü sadece çati ile örtülü bir bina bulunur. Bu bina üç hapishaneye bölünmüstür ve her birinin disariya açilan kendi kapisi vardir. Hapishanenin birinci bölümüne … belli bir iste uzmanlasmis zanaatkârlar ve ustalar, örnegin demirciler, urgancilar, duvarcilar, gemiciler ve benzerleri kalirlar. Diger bölümde ise 500-600 kadar niteliksiz tutsak barindirilmaktadir. Iste Macaristan elçiliginin biz gariban hizmetlileri alti aydan uzun bir süre boyunca hep ikiser ikiser birbirimize zincirlenmis olarak burada kaldik.” 1711’de Almanya’da yayinlanisindan 300 yil sonra Türkçeye kazandirilan bu eserde Osmanli Imparatorlugu’nun az bilinen yönleri anlatiliyor.