Türkiye için yeni sayilabilecek bir kavram olan sosyal sermaye, bu çalismada kent, komsuluk ve topluluk gibi mekana dayali sosyal iliskiler düzeyinde incelenmistir. Topluluk ekseninde kurulan kentsel iliskilerin, siradan iliskiler gibi degerlendirilemeyecegi, sosyal sermaye teorisi ile tutulacak bir projeksiyon sayesinde bu iliskilerin barindigi potansiyel gücün anlasilabilecegi öngürülmüstür. Böylece sosyal sermayeye iliskin farkli bir yaklasim sinanmistir. Kendine özgü kosullari ile sosyal sermaye için farkli ve özel kaynaklari barindiran ülkemizde bu konunun çesitli boyutlarda çalisilmasi önem arz etmektedir.
Sosyal sermayenin öneminin anlasilabilmesi yalnizca yapilan çalismalarin sayica artmasini degil, ayni zamanda bu konuya eslik eden sosyal politikalarin üretilmesini de gerektirmektedir. Uygulamaya yönelik politikalarin gelistirilebilmesi ise siyasetçilerin, erdem sahibi insanlarin ve kanaat önderlerinin toplumsal yapiya mündemiç olan potansiyeli kesfetnmeleri ile mümkün olabilir. Böylesi bir beklentiyi satirlarinda saklayan bu çalisma, yalnizca sosyal bilimlerin farkli dallarinda akademik çalismalar yapan insanlara ya da siyasetçilere degil, konuya ilgi duyabilecek her düzeyde okura ulasabilmeyi amaçlamaktadir.
(Arka Kapak)