Hala her yaz yeni türler buluyorum: beklenmedik keşifler, tüm bu zaman boyunca burada olduğum hâlde sayıları çok az olduğundan yakalayamadığım sinekler… Yeni türler avlamanın getirileri azalmaya başlayınca kendimi gizem çözmeye veririm herhâlde. Bazı türler her şeyden önce esrarengiz olmalarıyla biliniyor. Bunların en büyüklerinden biri Doros… Bilmecenin çözüldüğü söylentilerini duyarım bazen. Birisi larvasını bulmuş ve yer altındaki köklerin içinde yaşayan bir tür yaprak bitiyle girift ilişkisini aydınlatmış derler fakat henüz inandırıcı bir delil yok ortada. Doros profuges’in aşırı değişken davranışları olayı daha da güç bir hâle getirir. Büyük ve çekici olmasına, diğer hiçbir böceğe benzememesine ve hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde görülmesine karşın hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Ne yediğini ve neden düzensiz aralıklarla gözlendiğini bilen yok. Bir yerlerde ansızın ortaya çıkıyor, tek bir örnek ve sonra tekrar görülmüyor. Her yerde çok ender. Birinin aynı yerde iki tane bulması olağan dışı. Neden?
Bunun yanıtını kesinlikle bilmiyorum. Fakat adada yedi tane yakaladım, ki bu, Avrupa için olağanüstü bir rekor, dolayısıyla da birtakım teorilerim var. Diyelim ki larvalar yer altında ve toprağın yapısına duyarlı… Belki de kireçli toprakları seviyor. Ender oluşunu açıklayabilir bu. Değişken aralıklarla görülmesi de gelişiminin birkaç yıl almasına bağlı olabilir, bu da her yıl uçmadıkları anlamına gelir. Bendeki yedi örneğin dördü aynı yıldan, üçü başka bir yıldan. Bu seferlerin dışında gölgelerini bile görmedim. Yapbozun bir parçası bu olabilir. Bir başka olası açıklama da, Doros yalnızca bir iki gün uçup sonra ölüyor olabilir, tıpkı bir mayıs sineği gibi. Koleksiyoncu için onu görmek yalnızca bir şans işidir belki. Ancak yerinden hiç kıpırdamayan biri yedi tane birden görebilir. Hüzünlü bir şey yok mu bunda?