Gidecek yeri kalmadığında kendine gidiyor insan. “Kendine Gelmek” Dedikleri bu olsa gerek. Belirsizliğin vücuda bıraktığı stres hormonunun derecesini bizzat deneyimledim ama çözümünü bulamadım henüz. Benim için masmavi denizleri izlemek, yaratıcımla konuşmak ve kitabın adını aldığı seans odasının gerçekliği çözüme giden yollar oldu. Seans Odası kitabı, üretilmiş acıların kişisel başarıya dönüştüğü merkez nokta. Kimsenin acısında gözüm yok. Benimkiler bana yeter deyip merdiven altı psikoterapiye giriş yaptım.
Öğrendim ki yıllarca ondan bundan duyduğumuz “şifa bilgesi içinde” cümlesi gerçekmiş. Öyle olmasaydı nasıl iyileşecekti kitap karakterlerim? Nasıl bana ilham olacaktı yazılmayan diğer acılarım? “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.“ diyen Heraklitos bunu acılarımız için de söylemiş olmalı. Aynı acı iki kere aynı yerden aynı şekilde acıtmıyor çünkü. Öğrendim ki geçmişin yaralarını sağaltmak, sadece geçmişi şifalandırmak değil aynı zamanda, bugün hayatımızda ihtiyaç duyduğumuz ebeveynliği kendi kendimize yapmakmış. Kendimize emek verdikçe, hayatımızın sorumluluğunu elimize aldıkça ve suçlamayı bıraktığımızda değişeceğiz.