Çocukken öğrenilmesi gereken on şeyden birinin “çalgı çalma” olduğunu düşünüyorum. Evet, ama hangi çalgı?
Çalgılar bir bakıma çiçeklere benzer. Nasıl ki her çiçeğin ayrı rengi, ayrı deseni ve ayrı kokusu varsa ve nasıl ki görsel dünyamızı bezeyen, zenginleştiren anlamlar içerirse, çalgılar da tınılarıyla işitsel dünyamızı süsler, zenginleştirir. Örneğin; bağlama dağ başında açan bir çiğdem, ut saksıda lâle, gitar hercai menekşe, keman vazoda masamızı süsleyen güldür. Piyano asil ve zarif bir orkide, arp fantastik imgeler çağrıştıran begonvil…
Ne çiğdemden vazgeçebiliriz ne lâleden ne gülden. Hiçbiri diğerinin seçeneği değildir. Çiğdem baharın müjdecisi güzel bir kır çiçeğidir, ancak kente taşındığında boynu bükülür, solar. Lâlenin karizması tartışılamaz, ne yazık ki ömrü kısadır. Gül, kokusu ve görselliğiyle eşsiz bir çiçektir, ancak dikenleri vardır yırtar, kanatır. Begonvil nazlıdır, orkide pahalı…
RENKLERLE PİYANO ÖĞRETİMİ son derece yalın bir yöntemdir. Ses ve notaları renkli grafikle gösteren bu yöntem dünyada bir ilktir. Bu yöntem org öğretiminde on yıllar boyunca, binlerce çocukla denenmiş, başarısı test edilmiştir. Böylelikle okul öncesi dönemi çocukları da müziğin büyülü dünyasıyla tanışacaklardır. Çocukların piyanonun kapağına “açıl susam açıl” demeleri yeterli olacaktır.
RENKLERLE PİYANO ÖĞRETİMİ orkide metaforu üzerinden, hayatımızın en özel dönemi olan çocukluğumuzu, renklerin cümbüşü ve seslerin armonisiyle zenginleştirecek!
Salih Aydoğan