Toplumsal hayatın sahneleri olan mekânlar, döneminin tarihsel ve kültürel gelişimini anlamlandırmamızı sağlayan dinamik yapılardır ve bunlar, “kültürel taşıyıcı” olarak toplumun sosyoekonomik/sosyokültürel/sosyopolitik yapısı hakkında bilgiler sunar. 18. yüzyıl Parisi’nin en gözde bulvarlarından biri olan Boulevard du Temple’da bulunan Café et Jardin Turc, kuruluşundan itibaren birçok olaya tanıklık etmiş; tarihi süreçte geçirdiği değişimler ve gelişimlerle popülarite kazanmış; Batı’nın “Türk”lere, yani Osmanlı’ya karşı bakış açısının değişmesini sağlayan Turquiere akımının somut yansımalarını görebileceğimiz en iyi örneklerden biri olmuştur.
Nevzet Çelik, Paris’teki Café et Jardin Turc’ün Serüveni adlı kitabında, Café et Jardin Turc’ün tarih sahnesindeki konumunu ele alırken Fransız toplumunun Osmanlı’ya ait olana duyduğu ilgiyi ve bu ilginin doğrudan temsilini birçok başlık altında inceliyor. Kahvenin Avrupa’ya geçiş sürecinden sosyalleşme mekânları olan kafelerin yaygınlaşmasına; dönemin önemli entelektüellerinin Café Turc hakkındaki yorumlarından Paris’in müzik kültürüne kadar geniş bir yelpazede sunduğu konuları zengin bir arşiv ile okuruyla buluşturuyor.