Sembol ile insan arasindaki iliski insanlik ile birlikte var olmus; tarih öncesi dönemlerden bu yana sanatin biçimi ve içerigi degisse de, insanin olay, olgu ve nesneleri sembollestirme egilimi degismemistir. Sembolün tek bir cümle ile tanimini yapmak oldukça güç bir girisimdir. Çünkü sembol çogu zaman dogrudan açiklanamayan yönü ile birden çok anlam ve kavrami kapsar. Öyle ki felsefeden dine, mitolojiden sanata, dilden bilime dek uzanan anlatim sekilleri ve hatta tüm bu alanlarin kendileri de genis sembol ailesini olusturur.Anadolu’da bugün halen canliligini koruyan kültürel semboller; Anadolu halkinin gelenek, görenek ve yasam biçimi, Orta Asya’dan gelen dini inançlar ile Islamiyet’in kaynasmasi, Anadolu cografyasinin sundugu olanaklar, dogadaki temel geometrik formlar, iletisim kurma istegi, anlatilamayan, somut olmayan olay, duygu, düsünce ve istekleri dolayli anlatma zorunlulugu gibi etkenlerin sonucunda olusmustur. Tüm bu nedenlerden ötürü Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan genis cografyada kültür ürünlerinde bulunan semboller salt bir süsleme unsuru olmanin ötesinde, kökleri tarih öncesine giden kültürel, sosyal, dini, felsefi ve mitolojik boyutlariyla bir toplumun yasantisini belgeler niteliktedir. Bu kitap kültürel sembollere giris niteligi tasimakta, manevi kültür ürünlerine sembollerle toplu ve genel bir bakis saglamayi amaçlamaktadir. Özellikle, sembollerin Anadolu’daki tarihsel ve kültürel temellerine isaret ederek günümüzde var olan pek çok inanisi ve davranis biçimini bu bakis açisiyla anlamlandirmaya çalismaktadir.