Sırlarla örülmüş, acımasız gerçeklerin arasında doğan tutku dolu bir aşk.
Berim Toralı, başarılı ve kendi doğrularından asla şaşmayan bir avukattı. Gözleri karmakarışık duygular barındıran ela rengi gözlere değdiğinde kalbinin artık o adama ait olduğunu fark etmişti. Ummadığı gerçekler bir tokat gibi yüzüne çarparken heyecan dolu kalbinin anbean solup zehirlendiğini hissetmişti. Berim hayal kırıklığının getirdiği öfke ile tehlikeli bir yola sapacak ve kendi hırslarına yenik düşerek korkunç sonuçlara yol açacaktı.
Eymen Palaz gizemli ve bir o kadar tehlikeli bir adamdı. Karanlık geçmişini aydınlığa kavuşturmak isterken gözleri tarifi imkânsız okyanus mavisi gözlere dokunmuştu. Yasak, tek bir öpücük etrafına duvarlar örmesine ve karşısındaki küçücük kalbi diri diri sökmesine sebep olmuştu. Buz gibi yüreği gerçeklerin peşinde koşarken paramparça olacak ve acımasız bir kalbin hedefi olduğunu fark edecekti. Okyanus onu inine çekecek ve genç adamın direnişlerine kulak asmadan onu boğacaktı.
“Seni sevmek bu dünyadaki en güzel şey ama
benim seni sevmem iyi değil!”
Berim derin bir iç çektikten sonra,
“Sevmek yasak!” diye fısıldadı.
“Sevmemek de yasak…”