Amerikan edebiyatının sessiz devlerinden biri” olarak nitelenen Lydia Davis’in elli bir öyküsünden oluşan Neredeyse Hiç Hatırlamıyor, gerçekliğin doğasını, insan duygularının anlamını sorguluyor. Davis yalnız evliliklerden, bitmekte olan aşkların yavaş işkencesinden, insanın başka biri olmaya duyduğu arzudan, geçmişin olmadığı sonsuz bir şimdiden bahsederken, insan ilişkilerinin zorluklarını ve diyaloğun sınırlarını derin bir zekâ ve empatiyle anlıyor.
Davis’in dille oynama biçimiyle düzyazı şiirleri anımsatan bu yakınlık ve umutsuzluk öyküleri, çıkmanın tek yolu tekrar tekrar derinliklerine inmek olan bir labirent gibi sizi içine çekecek. Sonunda çıktığınızdaysa kendinizi belki daha yalnız ama daha az “deli” hissedeceksiniz.
“Neredeyse Hiç Hatırlamıyor, aşkın bir eser. Aynı zamanda
hem fantastik bir orman hem de gerçek dünya.
Brian Lennon
“Esprili ve yaratıcı bir içgörüye sahip.
Neredeyse Hiç Hatırlamıyor insan hayatının tuhaf
bir biçimde trajikomik tarafını yakalıyor.
Paula Friedman, Washington Post
“Son derece şiirsel ve kesinlikle unutulmaz.
Liam Callanan, N.Y. Times Book Review