Günlerden bir gün, uçmaya pek hevesli bir marti yavrusunun yolu kapisini dogaya ve hayvanlara sonuna kadar açmis bir ada evinin bahçesine düsüverir. Daha dogrusu yavru martimiz çatidan göge dogru uçacakken bahçeye dogru hafif bir inis yapiverir az biraz da hasarla.Fakat ev sakinleri Sedef ve Pide bu küçük detaya çok takilmazlar. Tipki zaman zaman agirladiklari diger tüm hayvan dostlari gibi, damdan düserek kapilarini çalan bu davetsiz misafire de “hosgeldin” derler. Kitabimiz da burada baslar.Misafire verilen ilk isim “marti yavrusu” olur, sonra Nebahat, en sonunda da Nebos.Nebos keyfine düskün, çabuk ögrenen, muziplige bayilan, en önemlisi de yasama ve uçma hayaline siki sikiya bagli bir marti yavrusudur.Bir yandan çok sevdigi baliklari ve peynirleri mideye indirir, öte yanda Pide’yle yüzmeye gider, küçük çapli muzipliklerle ada evini senlendirir. Tüm bunlari yaparken de uçma alistirmalarini hiç ama hiç aksatmaz…  “Davetsiz Misafir Nebos” hayata dair gerçek bir hikâye, gerçek bir kitap. Üstelik sadece çocuklara degil, yetiskinlere de söyleyecek çok seyi var. Nebos’un hikâyesinde birbiri içine geçmis benzetmeler, felsefi tartismalar, bir yere baglanmayan kurgular yok. Hayat var. O yüzden, diyoruz ki, “Oradan buradan katistirip felsefe yapmaya çalisan hayali marti Jonathan da kimmis? Asil bilgelik hayatin kendisinde. O yüzden siz iyisi mi hayat dersinizi gelin yavru marti Nebos’un gerçek hikâyesinden alin.”Kim bilir belki hayata, dostluga, yasama azmine, ehlikeyiflige ve muziplige dair ne insanlardan ne de hayali martilardan ögrenemediklerinizi damdan düsmüs yavru marti Nebos’tan ögrenirsiniz.