Her insanın, nerede başladığı bilinse de nerede biteceği bilinmeyen bir hikâyesi vardır. Kimi hikâyeler yol olur, umut olur, can olur başka hikâyelere, kimisi ise ne anlatılır ne yazılır ne de fark edilir. Aynı dönemde yaşadığımız, aynı güne uyanıp aynı bahara kavuştuğumuz birçok bilinesi hikâyeden bihaber yaşar ve sadece kendi hikâyemize hapsoluruz. Başımızı kaldırıp bakacak zamanımız olsa, gözümüzü açıp hikâyelerin dehlizlerinden bize el uzatmış kimsesiz kahramanları görsek, minik bir çocuğun masmavi gözlerinden, çamurdan çatlamış ellerinden tutabilsek, yalınayak yolculuklarında yanlarında olabilsek, bambaşka dünyalar açılır önümüze.
Bu çalışmada kırk üç farklı dünyaya kapı aralıyoruz. Halep’te, Şam’da, Dera’da başlayıp Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa’da devam eden hikâyeler, 21. yüzyılda insanlık onurunun korunması, hürriyet aşkı, azim, mücadele, hayata tutunma, yeniden başlama gibi kavramların ete kemiğe bürünmüş hâlleri gibidir.
Kırk bir farklı isim, kırk üç farklı yaşanmış hikâyeyi kurgulayarak edebi bir dokunuşla okuyucusu ile buluşsun, yaşananlar tarihin vicdan sahiplerine emanet kalsın istediler. Kimi profesyonelce, kimi de yüreğinden geldiğince yazdı.