…Polis memuru, yanda çekmeli kapıyı açınca, sıkışmış olan insanların bir kaçı kapıdan fırlar gibi yere düşmüştü. Polis: “Bu da neyin nesi aman Allah’ım, ne kadar da insan var burada, zaten bu aralar bir çok mülteci yurtdışına gidiyormuş.” dedi.
Hepimiz susmuşuz, polis bizim yerimize konuşuyordu.
Önce bir kaç kişinin kimliğini kontrol ettikten sonra, yurdun
değişik illerindeki kimlik bilgilerini okuyordu. Biri
Kahramanmaraş’tan, bir diğeri Konya’dan, bir başkası
Mardin’den. Artık polis bize son teşhisi koymuştu: “Hadi hadi sizi fabrika işçileri sizi, nasıl tahmin ettim ama değil mi? Bedavaya getirmek için bir minibüse doluşmuşsunuz.’
Bizim bulamayacağımız en iyi bahaneyi memur bulmuştu.
Bir balıkçı teknesiyle kim İtalya’ya gitmek ister, diye sorulsa, baştan bu seçeneği çok az kişi kabul ederdi. Ama son dakika seçeneğiyle yüzyüze kalındığından, kimsenin tercih şansı kalmıyordu.
Nihayet ikinci kayalığa da çıkmayı başarmıştık. Sandalın kayaya yanaşıp önümüzdekilerin binmesiyle artık sıra bize gelmişti. Gemi denilen balıkçı teknesi, beşyüz metre ileride, öylesine duruyordu….