Mezopotamya… Medeniyetlerin besigi, insanoglunun binlerce yillik mirasina ev sahipligi yapan topraklar… Iki yüzü var Mezopotamya’nin: Bir yüzünde Dicle ve Firat’in sulari çagliyor, diger yüzünde kan ve gözyasi… Kardeslik türküleriyle agitlar hep yan yana, el ele… Ve Kürtler… Bu kadim topraklarin bes bin yillik sakinleri. Bugün hangi yana dönseniz, karsiniza her kim çiksa, hangi gazeteyi, TV’yi göz ucuyla takip etseniz karsinizdalar. Bazen Kuzey Irak’tan bahsediliyorken varlar, bazen terörden, bir sehit cenazesinden…Tarih, 15 Agustos 1984. Yer, Semdinli ve Eruh. Olay, PKK’nin ”bir avuç eskiya” olmaktan çikip zaman içinde uluslararasi baglantilari da olan organize bir örgüt hâlini almasini baslatan süreçteki ilk eylemi…Ve bugün… Henüz adinda bile mutabik olmadigimiz fiilî bir durum var ortada. Kimileri Kürt sorunu, kimileri bölücü terör, kimileri bagimsizlik mücadelesi diyor… Çok degil biraz geriye dönelim, Millî Mücadele yillarina. Nasil oluyor da Millî Mücadele’de omuz omuza savastigimiz, 1921 Koçgiri olaylari hariç tutulursa, düsmani birlikte bertaraf ettigimiz insanlarla bugün bu noktadayiz?Yerli yabanci pekçok kaynaga, sorunu çesitli yönleriyle ele alan matbuata ulasmak bugün için zor degil. Zor olan, moda tabiriyle ”ezber bozan” derli toplu bir kaynak bulabilmek.Abdulbaki Erdogmus, Mehmet Bekaroglu söylesisinin farki, meseleyi hem tespit, tarif hem de çözüm yollari yönünden çok yönlü ve samimi biçimde ele almalari. Elbette her kitap gibi tarafgir olunmayacak yorumlara da açiktir kitap, ancak samimiyetini kendinden menkul olmadigi, okurun gözünden kaçmayacaktir.Sorular cevaplari açiyor, cevaplar sorulari ve bir de bakiyorsunuz ki sorun, Seyh Said Isyani’ndan Hamidiye Alaylari’na, Takrir-i Sükûn’dan 1924 Anayasasi’na, Istiklal Mahkemelerinden Diyarbakir Cezaevlerine, Dersim’e, 28 Subat sürecine uzanan bir yelpazede sekilleniyor.