Laması, genç bir Budist rahip çırağı olan Tenzin Dorje’ye Kızıl Ordu’nun Tibet’i işgal edeceğini söylediğinde, ülkesinin bu kara dönemi tam tersine genç rahibe hiçbir şeyin veremeyeceği hayat amacını verir. Tenzin Dorje, kadim zamanlardan kalma iki gizli yazıtı Himalayalardan geçirerek güvenli bir yere götürme görevini kabul eder. Yarım yüzyıl sonra, yürüttüğü nanoteknoloji projesi gizemli bir şekilde Londra’dan Los Angeles’taki bir araştırma şirketine taşındığında benzer bir sıkıntılı dönemin çelişkilerini yaşayan Matt Lester’dan da bir bilimci olarak kendi bilgisini nakletmesi istenir.
Tenzin ve Matt, aralarında ürpertici bağlantılar olan paralel maceralar içinde bulurlar kendilerini. Tenzin’in, giderek artan fiziksel zorluklar ve sürekli devam eden Kızıl Ordu tehdidi içinde süren tehlikeli Himalayalar yolculuğu; nişanlısı Isabella’yla olan tutkulu ilişkisi ve birden yükselişe geçen kariyeri, dozu giderek yükselen krizlere maruz kalan Matt’in günümüzde yaşadığı fakat en az diğeri kadar travmatik güçlüklerle iç içe geçer. Günümüzde hikâyeleri bir noktada birleşen Matt ve Tenzin bir dönüm noktasıyla karşılaşırlar ve geçmişte yaşanmış her şeye dair algımızı şaşırtıcı bir biçimde değiştirirler.