Bir delinin kuyuya attigi tasi, kirk akilli zor çikarirmis. Lawrence’in öyküsü (ya da efsanesi) ilk bakista bu deyimi animsatiyor. Gerçekten Lawrence’in ortaya attigi iddialari kirk akilli üç çeyrek yüzyildan beri çözmeye çalisiyorlar. Aralarinda Ingiliz’i, Fransiz’i, Arap’i, kisaca her ulustan arastirmacilar var; konu öylesine ilgi çekici ve önemli.Batililarin propagandadaki üstünlükleri, bizim ise zayifligimizin etkisi ve uzun süre siyasi ve tarihi olaylara resmi tez disinda yaklasimin hosgörüyle karsilanmamasi bu konuda orijinal çalismalar üretmemizi engelledi. Sonuçta Lawrence olayi ilk gününden beri bir anti-Türk kampanyanin araci olurken, biz Avrupa’daki yayinlari -pek de basarili olmadan- uzaktan izlemekle yetindik.1920 ve 30’lu yillarda Lawrence, bütün dünyada oldugu gibi Türkiye’de de Arap ayaklanmasini tek basina düzenlemis kisi olarak taninmistir. Ayrica fiili hizmetten ayrildigi dönemde dahi gizli faaliyetlerini devam ettirdigine inaniliyordu. Türkiye’nin içinde ve sinirlarinda çikan her karisikliktan Lawrence’i sorumlu tutmak aliskanlik haline gelmisti. Peki ama gerçekler böyle miydi? Bu kitapta Lawrence’in yasami ve kisiligi disinda, hakkinda yapilan çalismalara ve faaliyetlerinin arkasinda yatan gerçeklere isik tutulmaktadir. (Tanitim Bülteninden)