‘Romalıların en eğitimlisi’ olan Marcus Terentius Varro bu eserde dilin doğasını incelemeye koyuluyor. Dilin kurallı bir yapı olup olmadığını tartışan Varro, inceleme sahasını her ne kadar kendi anadili olarak belirlese de her dile uygulanabilecek birçok mantık ilkesi de sunuyor. Bu metin, Antikçağ’da var olduğunu bildiğimiz ama Eski Yunan’daki filolojik izlerine ulaşamadığımız en önemli dil tartışmalarından olan benzeşim (analogia)-ayrışım (anomalia) tartışmasına dair tek derli toplu metin olma özelliğini de taşıyor. Varro eserde, tartışmanın her iki tarafına ait savları da aktarıp son olarak kendisinin bu tartışmaya dair fikirlerini örneklerle açıklıyor.
Bazıları kullanım bağlamındaki doğal ereklerin kullanışlılık ve zevk amaçlı olmak üzere iki katmanlı olduğunu öne sürebilir. Zira giyinmeyi sadece soğuktan korunmak için değil, aynı zamanda soylu bir görünüme kavuşmak için isteriz. Bir ev sahibi olmayı yalnızca bir çatı altında sağ salim barınma zorunluluğundan değil, aynı zamanda dünyevi hazzı sürdürebilmek için de dileriz. Kap kacağımızın yalnızca erzakımıza yetmesini değil, aynı zamanda göze hoş gelmesini ve bir sanatçının elinden çıkmasını arzu ederiz. Çünkü biri insanı (homo), diğeri insanlığı (humanitas) tatmin eder. (Varro, Ling. viii.16)