Ege’de Yunan işgali başlamış, Aydın düşmek üzeredir. Nazilli civarında dağlar efelerin meskeni olmuştur. İşgal ordularının öncü kıtalarına kurdukları pusuların, vur kaç taktiklerinin onları yavaşlattığını ancak daha büyük bir güçle gelmeleri halinde bu direnişlerinin kolayca ezileceğini görürler.
Hiç bilmedikleri, hiç görmedikleri yerlerde kendileri gibi direnenlerle birlik ihtiyacı yeşermekte, bu durum kurtarılacak “mülk” ve “toprak” algılarını “vatan”a dönüştürmektedir. Beri yandan aralarındaki yiğitlik atışması birlik ihtiyacını gölgeler, hiç biri emir komuta altına girmek istemez.
Ne var ki aralarında olan bir ağanın katibi çoktandır “vatan” tutkusuyla örgütlenmektedir.
Dağlardaki Alevi köylerden, şehir ve kasabadaki Rum ve Ermenilere kadar herkes giderek büyüyen ve güçlenen Vatan ihtiyacına yönelirken bu kavram, bir olmanın tanımına dönüşmektedir. Yine de halen kurtuluşu İstanbul’da, padişahta, halifede görenler vardır.
Bir halkın topyekün aynı fikir altında toplanmasını küçük bir ölçekte yansıtan sıra dışı bir öykü. Kurtuluşu sadece efelerin erkekliğiyle değil kadın ve kadının toplumsal yeriyle sorgulayıp sahneleyen, kadının yükselişine işaret eden, tüm kahramanlarını olumlu ve olumsuz yanlarıyla gösteren ama asla kötülemeyen kuraldışı bir anlatım.