Anadolu işgal altındadır. Her yerde direniş fikri çiçek açmış ve topyekün bir mücadele girişimi filizlenmeye başlamıştır. Ama bu hareketler birbirinden habersizdir. Tıpkı 1919 baharında Biga kasabasında yaşayanların Samsun’a doğru yol alan bir gemiden ve onun yolcularının düşüncelerinden habersiz oluşu gibi.
Yabancıların elindeki tuz, tütün ve alkol tekeli Osmanlı Reji Şirketi’nin Biga müdürü Hamdi Bey emrindeki yurtseverleri ve şirkete ait mülkü direnişe kazandırmak için gizli ama zekice hamleler hazırlamakta ve kararlılıkla bunları gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Karşısında kaymakam ve eşrafın en güçlü ismi, soy Çerkeslerden Anzavur Ahmet Paşa vardır. İstanbul’da payitaht kendinden bağımsız hareket edileceğinden emin olduğundan, iktidarını korumaya yönelik bir askeri-polisiye önlem olarak Kuvayi İnzibatiye’yi oluşturma çabasındadır.
Kararsızlıklar, yalpalamalar içindeki insanlar kendilerine yön bulmakta zorlansa da yerel çekişmeler, kinler, düşmanlıklar arasından sıyrılarak birlik bilincinin oluşumu ve manevi gücün halkın iradesi olarak doğuşu sadece birkaç küçük dokunuşa gereksinim duymaktadır. Çünkü mesele “Var Olmak”tan ibarettir.