Efga ya da Dünya’daki adıyla İğde, Divan tarafından Dünya’ya gönderilmiş bir elçidir ve görevi keşifte bulunmaktır. Dünyalı olup olmamak, kimliğini gizleyip buradaki yaşamına devam etmek ile kendi gezegenine dönmek konusunda kararsız olduğu gibi, sevgilisi Taner’le de ilişkisine ne şekilde devam etmek istediğinden emin değildir. Dünya’yı keşfetmekle uğraşırken, kendini de keşfetmeye başlamıştır. Çevresindekilere göre aklı pek de yerinde olmayan, yalnız yaşayan, tuhaf ve yaşlı bir kadın olan Hina Hanım ise İdrak Lisanı adı verilen zihinsel irtibatı kurabilen biridir ve İğde’yle aynı dili konuşabilmesi, onu sıradanlığından sıyırıp Dünya’nın kaderini değiştirebilecek denli önemli birine dönüştürecektir.
Başarılı bir çevirmen olarak Yüzüklerin Efendisi’nden Yerdeniz’e kadar önde gelen fantazi ve bilimkurgu eserlerini dilimize kazandıran ve ilk romanı Uçan Mabet’le bu kez bir yazar olarak okurlarının karşısına çıkan Çiğdem Erkal’ın ikinci romanı Kurtbağrı, 1970’lerin sonunda İzmir’de geçen, kimi zaman Ursula K. Le Guin’e selam gönderen, kimi zaman da nostaljik ve yerel motiflerin rol oynadığı, etkileyici bir bilimkurgu romanı.
“Hayal ile gerçeği karıştırdığı için adı deliye çıkmamış mıydı? Çoktan bırakmıştı insanların hakkında söylediklerini dinlemeyi ama… Ama kendisi de gerçek ile hayali karıştırıp duruyordu artık. Kendi dünyasında, kendince yaşıyordu uzun zamandır. Bir yolunu bulmuştu hayatta kalmanın. Fakat bu farklı bir şeydi. Çok, hem de çok uzun zamandır bu kadar yakından bir hitap duymamıştı.”