XX. yüzyılın konjonktürü sonucunda her biri Ortadoğu’nun ulus-devletleri arasında bölünen Kürt Jeopolitiğinin; yeni yüzyılla birlikte, sahip olduğu tarihsel birikim ve toplumsal motivasyonla giderek kendi bölgelerinde özerklik / bağımsızlık temelindeki taleplerle ortaya çıkması, bölge ülkelerinin güvenlik kaygılarını üst seviyeye çıkarmıştır.
1990’lardan itibaren hızla özerklik çabaları sergileyen ve bunu büyük oranda başaran ve bu çabaların giderek devletleşme emareleri gösterdiği Irak Kürdistanı’nın siyasi faaliyetlerine şimdilerde Suriye Kürdistanı (Rojava) eklenmiş durumdadır. Statükoculuk ile Güvenlik algısının dış politikasında önemli belirleyenler olduğu Türkiye ise, bu gelişmeler karşısında hazırlıksız yakalandığı gibi, söz konusu gelişmelere karşı çoğunlukla klasik güvenlikçi refleksler sergilemektedir. Bilhassa Kürt Jeopolitiği’ne dönük sergilenen bu klasik güvenlikçi refleksler, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını azaltmadığı gibi çoğu yerde daha da büyümesine neden olmuştur.
Tarihsel perspektiften ele alınan bu çalışmada Kürt Jeopolitiğinin Türk dış politikasına etkilerine dönük analizler yapılmaya çalışıldığı gibi, KürtJeopolitiği ile Türk dış politikası ekseninde, geçmiş deneyimlerden hareketle geleceğe dönük bazı çıkarsamalarda bulunulmaya çalışılmıştır.