Kürt sorununun çözümü konusunda basvuracak felsefî olarak iyi ifade edilmis hiçbir ilke olmasa, önümüzde ders alabilecegimiz çözüme kavusturulmus benzer örnekler bulunmasa bile, vicdana, insafa ve her insanin içinde gömülü olmasi gereken adalet duygusuna basvurarak bu sorunu çözüme kavusturmak mümkün. Kürt probleminin, daha dogrusu Kürtlerin problemlerinin çözülebilmesi için Kürt olmayan ama kendini Kürt gibi hissedebilen insanlarin varligina ve çabasina ihtiyaç var. Tam da bu noktada, “Kürt olmayan ama Kürt problemi çözülene kadar Kürt”… oldugunu söyleyen ve egitim konulu yazilariyla taninan Ufuk Coskun, Kürdüm Dogruyum Çaliskanim adli kitabiyla Türkiye’deki milli egitim sistemi ve bu egitim sistemi içinde çocuklarin maruz birakildigi travmatik uygulamalarla ilgili görüslerini Kürt problemi ve Kürtçeye özel bir vurguyla ele aliyor. Tek biçimci egitim sisteminin zararlarini ortaya sererken, kendini Kürt olarak düsündügünde hissettigi ve gördügü seyleri problemin çözüm rehberi olarak isaret ederek son derece adaletli, vicdanli, insafli bir tutum takiniyor. Bugün egitimin tek merkezden kumanda edilmesine yol açan ve egitim alaninda birçok sorunun kaynagini teskil eden Tevhid-i Tedrisat’in neden oldugu sorunlari ve az karsilasilan bir yaklasimla özel sektörün egitimde oynayabilecegi önemli rolü anlatiyor. Dünyadaki örnekleri de aktaran kitabinda yer verdigi çesitli yazarlarin Kürtçe konusundaki görüslerini ve okul yillarina ait genellikle buruk çocukluk hatiralariyla insanlarin yasadigi travmalari, trajikomik olaylari yansitiyor.