Tarihin akışını değiştiren ve icraatlarıyla insanoğlunun hafızasında yer edinen çok az insan vardır. Konstantin’in hayatı ve icraatları hem Roma hem de Hıristiyan tarihinde önemli bir dönemecin başlangıcıdır. Zira Konstantin, imparatorluğun yönetimi ve devamı için kurulan kutsal tetrarşi düzeninde bütün yönetim ortaklarını birer birer saf dışı bırakarak tek başına
imparator olmayı başarmıştır. Konstantin, imparator olma mücadelesi esnasında kendisinden önceki imparatorların aksine Hıristiyan topluluklara yakınlaşmış ve onlara özgürlük veren Milan Fermanı’nı ilan etmiştir. Özellikle İsa’nın doğasına yönelik tartışmalar, Hıristiyan toplulukların kendini rahat ifade ettikleri bu dönemde artmıştır. Hıristiyan toplulukların içinde bulundukları dinsel ve fikirsel çeşitlilik tartışmalara yeni boyutlar eklemiştir. Ayrıca bu tartışmalar, Roma’nın dini-kültürel dokusunun yanında, senkretik ve gnostik öğelerin yoğunlukta olduğu bir ortamda gerçekleşmiştir. Hıristiyan tarihinde derin bölünme ve ayrılıkların yaşandığı bu dönem, sonraki yüzyıllarda pek çok dini hareketin ve mezhebin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Konstantin’in politikaları ve müdahaleleri ile egemen
bir unsur olmaya başlayan Hıristiyan topluluklar, derin ve felsefi problemler ile teolojik tartışmaların ortasında kalmıştır. Bu anlamda Konstantin hem Roma hem de Hıristiyan tarihinde köklü değişikliklere yola açan bir sürecin mimarı olarak tarihteki yerini almıştır.