“Kimi gece uyanırsın… Dünya’daymışsın gibi gelir. Sanki hiç buradan ayrılmamışsın gibi. Sanki kafanın içi buradaki bir güne ayarlanmış gibidir. Etrafta gördüğün ne varsa, buradaki bir günün detayıymış gibi gelir sana. Daha yataktan zıplayıp kalkarken yerçekiminin azlığından anlarsın bir tuhaflık olduğunu. Pencereler yüksektedir orada. Ayaklarının ucunda yükselip de perdeni kaldırınca o loş aydınlığın zindan pembeliğine sahip olduğunu görürsün ve rüya bozulur. Nefesin kesilir yani birader… Bildiğin kesilir. Böyle bir ağlayasın, bağırasın gelir. O sırada gökte gördüğün en parlak yıldıza bakar, onu Dünya farz eder, ağlarsın. On kişiden dokuzuna olmuştur bu. Sana da olursa çok paniğe kapılma. Utanma da ağlamaktan. Söylediklerimi hatırla. Bu duygu öğlene kalmaz geçer.”
KIZIL SÜRGÜN, hiçbir işlevi olmamasına rağmen Mars’ta konumlandırılmış bir kamu kuruluşuna tayini çıkan Ömür’ün Mars seyahati öncesinde yaşadıklarını konu alıyor. KIZIL SÜRGÜN, alternatif bir evren ve tarihte günümüz insanıyla kurgulanmış, bilimkurgu arka planına sahip olsa da tüm edebiyat okurlarına hitap eden bir dram. Edebiyat alanında daha çok bilimkurgu öyküleriyle tanıdığınız Tevfik Uyar’ın bu eleştirel romanını elinizden bırakmadan bir solukta okuyacaksınız.