17 Ağustos 1999 depreminde yaşananların ardından kaleme alınan ve ilk olarak 2004’te yayımlanan Kırılma Noktası, bir gecede sarsılan tüm değerleri sorguluyor. Fay kırıldığında, taşlar yerinden oynayınca binalarla birlikte tüm düzen çöküyor, güç dengeleri değişiyor. Kırılma Noktası’nda herkes bundan payına düşeni alıyor: Siyasi iktidar, eril düzen, hatta edebiyat otoriteleri… Yiğit Bener, böyle bir atmosferde bir romanın yazılış sürecine tanık olmaya çağırıyor okuru. Deprem sonrası yardım çalışmalarına katılan öğretim görevlisi Selin, uluslararası boyuttaki insani dayanışmayı anlatan bir roman yazmaya başlar. Çarkın dişlilerinin bir bir sökülmesi demektir bu. Sorgulanan otoritelere ünlü bir edebiyat eleştirmeni olan “eski eş” de dahildir.
“O geceyi yaşadık. Olanlar o denli ağırdı ki, zihinlerimiz baş edemedi, birçok duyguyu kaydedemeden bilinçaltına yolladı. Kimimiz suçlular bulduk söylenecek, kimimiz elimizden geldiğince yardıma koştuk, kimimiz korkular içinde kasıldık kaldık, kimimiz de toptan reddetti depremi, yok saydı. (…) Bu kitap, 7.4 şiddetinde, kırk beş saniye süren, resmî kayıtlara göre yirmi bin kişinin öldüğü bir depremden; düzenin dar kalıplarında her saniye ölen milyarlarca ruhtan söz ediyor. Sert sözcüklerle yazılmış bir kitap Kırılma Noktası. Başka türlü yazılamazdı. Sarsıyor.”