İlk kez, üniversitede yolları kesişen iki farklı insan… Bir yanda, kaçakçılık yaparak geçimini sağlayan bir ailenin çocuğu, Kilisli yoksul bir Kürt; diğer yanda, İttihat ve Terakki döneminde bakanlık yapmış bir dedenin torunu, varlıklı ve tanınmış bir Beyaz Türk… Birbirine neredeyse tamamen zıt olduğu halde, bütün siyasi didişmelerin ve tartışmaların ardından birbirlerine daha sıkı sarılan bir dostluk. Öyle ki, ölüme bile birlikte gidecek kadar…
İki insanın dünyayı, geçmişi, siyaseti sürekli olarak sorgulayan uzun sohbetleri arasında akıp giden hayat ve fonda her daim karanlık, her daim puslu bir Türkiye fotoğrafı… Bu puslu ortamda, onurunu korumaya çalışanlara ve canını ortaya koyarak mücadele edenlere karşı siyasi kumpaslar kuran, dış müdahalelere alkış tutan, kendi halkının üzerine ateş açan bir güruh…
Kiralık Onur, yalnızca son birkaç yılda yaşananları değil; 15 Temmuz darbe girişimi, 17/25 Aralık ve Gezi olayları üzerinden aslında Türkiye’de yaşanan bütün darbeleri, muhtıraları, işgalleri, müdahaleleri ele alan, onları sorgulayan ve eleştiren; milli iradenin gücüne ve onu ayakta tutan inanca vurgu yapan bir roman…