“Yusuf, annesinin sesiyle uyandığında, güneş de pencerenin açık kalmış perdesi arasından odaya sızmaya çalışıyordu. Okula gitme vaktinin geldiğini anladı Yusuf. Bugün özel bir gündü, karne alacaktı. Ama annesinin seslenmesiyle uyanan sadece o değildi. Yastığının başucunda simsiyah bir şey, kocaman ağzını açmış esniyor, ön patilerini ileriye uzatarak geriniyordu. Sarı gözleriyle Yusuf’a bakan kedi, bir miyav dedi ki, bu, “günaydın” demekti… Yusuf, her sabah yanında çok ama çok sevdiği kedisi Gece ile uyanmaktan o kadar mutluydu ki… Kapkara bir kediydi Gece; zifiri karanlık bir geceyi hatırlattığı için de bu adı koymuşlardı ona…”

Evet, sevgili kitap dostları! Bu kitapta Yusuf’un kedi dilini öğrenmek aşkına çıktığı sihirli yolculuğa şahitlik edeceksiniz. Yusuf ile arkadaşları İpek ve Mert ve tabii ki Gece, hep birlikte Sihirli Kitap’a ulaşmak için macera dolu bir yolculuğa çıkacaklar. Sihirli Kitap ne mi? Sihirli Kitap, kedi dilini öğreten, adı üstünde sihirli bir kitap. Dünyada bir eşi benzeri yok ve Kediler Şehri’nde korunuyor. Kediler Şehri mi? Sadece kedilerin yaşadığı, harika bir yer. Yusuf’un bu büyülü şehre girip Sihirli Kitap’a ulaşması için sevimli Kedi Perisi Ayperi’nin yardımına ihtiyacı olacak. Tabii, kedilerin bilge kraliçesi Aya’ya da. Çünkü Yusuf’un kedi dilini öğrenecek olmasından hiç ama hiç hoşnut olmayan çok tehlikeli kediler de var. Anlayacağınız, Yusuf ve dostlarını zorlu bir yolculuk bekliyor…