Asla bir kadının sildiği erkek olmayın… Çünkü bir kadının silmesi öyle bilgisayardaki gibi defalarca sorup emin misin? Deyip çöp kutusuna attıktan sonraki gibi, son bir şans daha vermez sevdiği adama… Kadın önce sevdiği adamı siler, tüm doğru ve yanlışlarınla, sonra aynanın karşısına geçer ağlaya ağlaya dökülen gözyaşlarını… Kadına yaşattığı ne varsa, güzel veya kötü, dokununca kadının yüreğine kendi bedeninden bile daha ağır gelir… Taşıyamaz ve siler geçmişteki mutluluğu ve acılarını, her ne kadar izleri kalsa da yaşadıklarının… Kadın öyle hayallerini yıkmaz, kendini toz bulutu altında bırakıp ezilmesini izlemenize müsaade etmez… Kadın hiç kurulmadı sayıp, siler bütün kurduğu hayalleri, acımadan kendi canını acıtarak… Canı yanan kadının gülmeleri dosta da düşmanda gerçektir, beceremez yalandan ne gülmeyi ne de sevmeyi… Gülen kadının gülüşünde sana tebessüm, yüreğine gözyaşlarını akıtır… Canını kemikten sıyıra sıyıra… Kadın dediğin aşk için, annelik için yaratılmış bir dağdır aslında… Biz erkekler Belkız Ak-kale’nin türküsündeki gibi kalbur alır toprağını elerim der gibi o bitiririz dağları, hiç bitmez sanarak Kadın candır, cana can katandır… Ama asla oyunlardaki gibi üç canı yoktur, senin ve benim gibi tek canlıdır Ama Allah’ın hakkı gibi üç hak tanımaz en sevdiği insanlara…
Kadın siler geçer
Can diye camları
Aşk diye sevdiği adamları