Kâbil Nerede Hâbil? Kabîl Ka Habîl?-İhsan Arat
Duyduklarımızı anlatırken dürüst olmak zorunda değiliz. Ama gördüklerimizi anlattığımızda, dürüstlük artık vicdanın sesine dönüşür. Belki de bu sadece bir beklentidir.
Bu oyunda zaman yoktur. Ama insan, tüm gerçek doğasıyla Necip karakteri üzerinden şekillenir. Çünkü biz zamanı dert ettik. Değişeceğimizden korktuk. Oysa korkmamız gereken başka bir şeydi. Görmedik.
Kutsal metinlerdeki bu hikâye kısadır. Ben de öyle yaptım. Çünkü yeni bir hikâye yazılacaksa, önce dürüst olunmalı.
İki kardeş, sadece kendi kurbanlarının dumanı Tanrı’ya ulaşsın diye nefeslerini tüketiyorsa, ama o nefesi paylaşmıyorsa; yarış başlamış demektir.
Biri, toprağın çevresini çitle çevirip “Bu benim” diye bağırıyor; diğeri susuyorsa, orada da bir yarış vardır.
Ve bu yarış hiç de masum olmayacaktır.
Kötülük gizlidir. Bu yüzden insanın yaşadığı her yer, aynı zamanda bir kusurun da barınağıdır.
Ve o kusur, bir gün cinayetle sonuçlanır.
Oyunda Necip sorar:
“İlk kötülüğün tohumu nedir? Paylaşılmayan bir nefes mi, yoksa dökülen ilk kan mı?”
Bu soruya bir cevabımız yok.
Çünkü dünya, bu sorunun etrafında dönüyor.
Lîs Yayınevi’nin tüm yayınlarına ulaşmak için buraya tıklayın
İhsan Arat’ın tüm eserlerine ulaşmak için buraya tıklayın