Jamal-Selahattin Demirtaş
Sokakların Sessiz Tanıkları: İnsanlık, Dayanışma ve Özgürlük Üzerine Bir Hikâye
Onunla bir çöp bidonunun başında tanıştım; çekingen ve utangaçtı. Aç olduğu her hâlinden belliydi. Yine de çöpü karıştırıp karıştırmamakta kararsızdı. Kapkara gözlerinin feri sönmüş, omuzları çökmüş, dudakları çatlamıştı. Çöpten bulup çıkardığım ilk yiyeceği ona uzattım. Tereddüt etti, gözleri doldu, boğazı düğümlendi. Verdiğim mısır ekmeğinden ısırırken adeta onu incitmemeye çalışıyordu. Belli ki “ekmeğin kıymetini” biliyordu; nankör değildi. Birkaç parça daha yiyecek tutuşturdum eline; ilk defa gülümsedi. Bembeyaz dişleri yüzünü aydınlattı. Birbirimizin dilini konuşamıyorduk belki, ama iyilik evrensel bir dildi ve sokakta anlaşmak zor değildi.
Sokak hayatı, düşenlerin, sürülenlerin, yersiz yurtsuz bırakılanların, içlerinde bir anda “tık” diye bir şeyler kopanların, acımasızca işleyen bir çarkın dişlilerinde öğütülenlerin son sığınağıdır. Orada insan kalmanın, dayanışmanın, bir dilim ekmeği paylaşmanın mutluluğu da yaşanır; yüzüstü bırakılmanın, tepetaklak yere çakılmanın acısı da.
Sokaklar, insanların hem en güzel hem de en karanlık yanlarına tanıklık eder. Ama aslolan, sokağın “sesine” kulak vermek değil, o “sesin” bizzat kendisi olmaktır.
Çünkü özgürlük sokaktadır, ve sokak, özgürlüğün kendisidir.
Dipnot Yayınevi’nin tüm yayınlarına ulaşmak için buraya tıklayın
Selahattin Demirtaş’ın tüm eserlerine ulaşmak için buraya tıklayın