Gıda tüketim alışkanlıklarımız sağlıklı ve uzun bir yaşamın belirleyicilerinden olmakla kalmayıp aynı zamanda bir keyif kaynağı ve kültürel mirasımızın değerli bir parçasıdır. Bu nedenle gıda tercihlerimizde çoğu zaman duygularımız mantığımızın önüne geçer. Gıda seçimlerimiz üzerinde kültürümüz, çevremiz, yaşadığımız yer, bulunabilirlik, ruh halimiz, damak zevkimiz rol oynar. Reklam bombardımanı ve sözde uzmanların yarattığı gürültü de eklendiğinde, yolumuzu şaşırmamız mümkün. İşte ABD’nin ünlü Gıda Bilimi ve Teknolojisi profesörlerinden Robert L. Shewfelt, bu kitabında bilimsel bir bakış açısıyla işlenmiş gıdalar hakkında bilinenlerin doğruluğuna odaklanıyor ve gerçekleri çok samimi ve anlaşılır bir dille, birbirinden ilginç örneklerle anlatıyor. İşlenmiş, işlenmemiş tüm gıdaların faydalarını ve sınırlarını, bunların sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir beslenmede nasıl bir rol oynayabileceğini ana hatlarıyla açıklayan Shewfelt, ayrıca hem büyük gıda firmalarının hem de gıda âlimlerinin (sözde uzmanların) bizi kendi bakış açılarına yönlendirmek için kullandıkları yöntemleri açıkça ortaya koyuyor. Gıda seçimlerimizi güvenilir bilgiye dayanarak yapmamız gerektiğine vurgu yapan profesör, sofistike pazarlama araçlarına ve sahte bilimden ve ideolojiden beslenen âlimlere dayanarak yanlış seçimler yapmamamız gerektiğinin altını çiziyor.
Kitabı okuyunca şu soruların yanıtlarını kolayca veriyorsunuz:
Bir gıdayı olumsuz yönüne odaklanarak “sağlıksız” ilan etmek hata mıdır?
Olumlu yönünü abartarak “mucizevi” kabul etmek doğru mudur?
Doğal ve organik bir gıda zehirli olabilir mi?
İşlenmiş gıdalar kokain gibi bağımlılık yapar mı?
İşlenmiş ya da formüle edilmiş bir gıda da sağlığa faydalı olabilir mi?
Körü körüne işlenmiş gıda karşıtlığı bizi rasyonel değerlendirmelerden uzaklaştırır mı?
Sözde uzmanların önerilerine uymak sağlığımızı tehdit eder mi?