20. yüzyıl başında Fransa’da psikoloji alanındaki en önemli şahsiyetlerden biri olan Pierre Janet, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin yeni ve görkemli binalarının açılışı vesilesiyle, patolojik psikoloji dersleri vermek üzere Amerika’ya davet edilir. “Bilinçaltı” kavramının yaratıcısı olan ve hem filozof, hem psikolog hem de doktor kimlikleri bulunan Janet, “hastanın zihinsel durumunu incelemenin kimi zaman birçok bozukluğu izah etmede nasıl yararlı olabildiğini göstermek için ve görünürde uyuşmayan semptomlara bir bütünlük kazandırmak maksadıyla iyi bilinen bir hastalık olan histeriye dair bazı temel psikolojik araştırmaları” özetler.
“Bu hastalar üzerine çalışmak, şansımıza nispeten kolay bir çalışma olsa da aynı zamanda hem felsefi hem bilimsel hem tıbbi hem de pratik bakımlardan çok önemlidir. Günümüzde ruhsal ve felsefi problemlere dair bir fikir sahibi olmak isteyen iyi eğitimli her insanın bu müstesna zihin hastalığı ile alakalı bir şeyler bilmesi gerektiği kanaatindeyim; zira bu hastalık tüm dinlerin ve batıl inançların tarihinde kayda değer bir yer tutar ve hâlâ en cezbedici ruhsal sorunlarda mühim bir rol oynamaktadır.”
“Bir histeri vakasını tanımamak ya da tedavi etmemek belki de o kadar mühim değildir; ancak daima çok mühim olan şey histerik vakayı başka bir şeyle karıştırmak ve olmadığı bir şey için tedavi etmektir. Bu şekilde yapılan tıbbi hataları ve sıklıkla işlenen tıbbi suçları hayal bile edemezsiniz. … Kesilen kolları, kasılmalar yüzünden yarılan boyun kaslarını, yalnızca kramplar yüzünden kırılan kemikleri, hayalet tümörler yüzünden kesip açılan karınları ve özellikle sahte yumurtalık tümörleri yüzünden kısır bırakılan kadınları saymakla bitiremezsiniz.”