Yazgi mi dersiniz, evrenin cilvesi mi dersiniz, tanrisal bir rastlanti mi dersiniz, her iste bir hayir vardir mi dersiniz…
38 yil boyunca annesiyle yasamis olan Bartholomew Neil, hastalanip ölen annesinin ardindan kendi ayaklari üzerinde nasil duracagini hiç bilememektedir. Kizil saçli yas danismani Wendy, artik yuvadan uçmasi ve kendi sürüsünü bulmasi gerektigini söyler söylemesine ama, tüm yasami annesine, cumartesi ayinlerine ve kütüphaneye saplanip kalmis bir adam, uçmayi nasil ögrenebilir?
Bartholomew, annesinin iç çamasiri çekmecesinde Richard Gere’dan bir “Tibet’e Özgürlük” mektubu buldugunda, aradigi ipucuna kavustuguna inanir. Son günlerinde annesi ona “Richard” demeye baslamistir, kozmik bir baglanti olmasi isten degildir.
Oyuncunun yazgisinda kendisine yardim etmek olduguna inanan Bartholomew, Richard Gere’a oldukça mahrem içerikli mektuplar yazarak baslar yeni yasamina. Jung’dan Dalai Lama’ya, felsefeden inanca, uzaylilarca kaçirilanlardan telepati kurabilen kedilere, Katolik Kilisesi’nden kadinlarin gizemine dek her sey vardir bu açikyürekli mektuplarda.
Ama bu mektuplar, her seyden önce, bir adamin kendi ailesini toplamak için giristigi agirbasli ugrasi yansitacaktir.