midir? Şiddet insanlık dışı mıdır? Şiddel insanın
doğuştan sahip olduğu bir güdü müdür? Şiddet bir
güçsüzlüğün ya da zayıflığın mı ifadesidir? Şiddet
bireyin kendini başka türlü ifade edememesinin
çaresizligi midir? Şiddet, sorunu
başka türlü
çözememenin, ya da çözüm yolu bulacak kadar birikim
ve/veya alternatif sahibi olamamanın sonucu mudur?
Konunun derinlemesine araştırılmasıyla ancak bu
soruların cevapları ortaya konabilir.O halde şiddetin doğasını araştırmak, konuyu enine
boyuna tartışmak, onu anlamak; böylere de şiddet
karşıtı bir bilinç oluşturmak gerekmektedir. Böyle bir
girişim şiddetle mücadele etmenin yollarından biri de
olabilir. Şiddetin bu kadar hayatımızda problematiği
dönüştüğü bir durumda, şiddet üzerine kafa yoran bir
filozofu anlamaya çalışmak ak gereği kendiliğinden
ortaya çıkar. Bu konunun felsefi analizini yapan.
Hannah Arendt olunca, onun çalışmaları üzerinden
konuyu irdeleme gereği duyulmuştur. Bu nedenle bu
kitapta şiddet problemi, Hannah Arendt’in şiddet
karşıtı söylemi baz alınarak incelenmeye çalışılacaktır.
Arendt, şiddet yerine “Söz”ül
ve “eylem”i
onun
öğretisinin sözcüğü ile “siyaset’i ikame etmek istemişti
Bundan dolayı şiddet bağlamında söylediklerinin
tartışılmasında yarar görülmüştür