Aile İçi Şiddet Hakkında Bilmediklerimiz Bizi Öldürebilir
Kadın cinayeti kurbanları…
Şiddet mağdurları ve aileleri…
Failler…
Kolluk kuvvetleri…
Kadın örgütleri…
İnsanlık tarihinin en büyük evrensel salgınlarından olan aile içi şiddet, tüm yönleriyle, toplumsal kökenleri ve bileşenlerinin hikayeleriyle adım adım ele alınması gereken bir alan.
Canımızı yakan, utanç veren, öfkelendiren, isyan ettiren her bir “olayın” ardında yatanı ortaya koymak, bundan sonrasında her birimizin neler yapabileceğini, şiddetin nasıl önlenebileceğini, sorunun nasıl çözüleceğini bulmak en acil ihtiyacımız.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap, anlatı gazeteciliğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Rachel Louise Snyder’ın on yıla yayılan derin ve ayrıntılı çalışmasının ürünü. Snyder bu kitabı yazdığı on yıllık süreçte yalnızca şiddet mağduru kadınlarla değil, faillerle, öldürülen kadınların aileleri ve arkadaşlarıyla, savcılarla, polislerle, sağlık çalışanlarıyla, kadın örgütleriyle görüşerek konuyu 360 derece önümüze sunmuş durumda.
Aile içi şiddet çağrılarına devlet tarafından nasıl yanıt verildiğini görmek için polislerle devriyeye çıkan, hapishanedeki ya da denetimli serbestlikten yararlanan faillerin dahil olduğu şiddete müdahale programlarını izleyen bir yazarın eseriyle karşı karşıyayız. Sığınma evleri, acil yardım ekipleri, risk değerlendirme komiteleri de Snyder’in titiz çalışmasında yerlerini almış.
Tüm bunlar sayesinde belki de ilk kez, bu denli kapsamlı bir biçimde sadece aile içi şiddetin görünmeyen ve özel köşelerini değil, aynı zamanda toplumlara yansıyan sonuçlarını da ele alan bir esere sahibiz.
Elbette bu kitabı bir anlama ve harekete geçme kılavuzu olarak okumanız mümkün; bu haliyle de başucunuzdan, çantanızdan, kütüphanenizden eksik olmayacak. Ama biliyoruz ki bu kitap aynı zamanda sarılıp ağladığınız, öfkenizi paylaştığınız, sorular sorduğunuz, umut bulduğunuz bir arkadaşınız olacak…