Eser, İhsan Nuri Paşa’nın İran’da-sürgünde yaşadığı yıllarını anlatıyor. Bununla birlikte İhsan Nuri Paşa’nın anılarını da geniş bir şekilde kitapta sunmuştur. İhsan Nuri Paşa sürgünde-İran’da nasıl bir hayat sürmüş, oradaki ilişkileri ve çalışmalarını çok ayrıntılı bir şekilde ele almış. Yazar, İhsan Nuri Paşa ve eşi Yaşar hanımla çok yakın dostluk kurmuş; hatta gençliğinde uzun dönem İhsan Nuri Paşa’nın evinde yaşamış, adeta İhsan Nuri Paşa ve Yaşar hanımın evladı olmuş. Bunun için İhsan Nuri Paşa sürgünde iken sürekli en yakınında olmuş, ve adeta her şeyine tanık olmuştur. Yazar tüm bunlarla birlikte İhsan Nuri Paşa’nın kendi sesinden kasete aldığı yaşamını ve özellikle Ağrı Dağı İsyanı ile ilgili birçok anısını okuyucularla paylaşmıştır. Bununla birlikte o dönemde İran’da cereyan eden Kürtlerle ilgili, özellikle de Mela Mustafa Barzani ile ilgili gelişmeleri kitaba almıştır. Yazar geniş bir araştırma ile birlikte, başta Mela Mustafa Barzani’nin mezarının açılıp na’şının çalınmasıyla ilgili birçok değerli bilgi ve resmi de okuyucuyla paylaşmıştır. Her resim bir belge niteliği taşımaktadır.
Kısacası bu kitapta, General İhsan Nuri Paşa’nın hayatıyla ilgili daha önce hiçbir yerde bilinmeyen fakat hep merak konusu olan birçok konu geniş bir şekilde okuyucuyla paylaşmıştır. Kuşkusuz bilinmeyen birçok karanlık nokta da bu kitap sayesinde gün yüzüne çıkacaktır.
Kitabı okurken birçok yerde insan kahrolmaktadır. Kürtlerin vefasızlığı bazen insanı ağlatıyor, bazen kahrediyor. Belki insanı en çok kahreden konu General İhsan Nuri Paşa SAVAK tarafından bir suikasta kurban giderken cenazesinin sahipsiz bir şekilde ortada kalması, bunun üzerine eşi Yaşar hanımın dost bildiği başka bir SAVAK ajanından cenazenin kaldırılması için yardım istemesidir. Yani SAVAK İhsan Nuri’yi katlediyor, İhsan Nuri’nin eşi yine SAVAK’tan yardım istiyor. Bu trajedi ve vefasızlık insanı kahreden bir konu olarak hafızalarda kalıyor.