Van İllich’in en ilgi çekici özelliklerinden birisi, önemsiz görünen kavramları, tarihin derin dehlizlerinde özenle ve farklı dil, din ile kültürler üzerinden takip ederek izini sürmesidir. Önemsiz görünen ancak önemsiz olmayan kavramları kendi bakış açısıyla farklı bir şekilde ortaya koyar. Örneğin su, anadil, sağlık, hafıza, öğrenmenin tarihi, mesken, bisiklet, eşya, sokak, israf ve bu liste uzar gider. Okur, İllich’in kılavuzluğunda bu yolculuğa çıktığında, bağlantıların, kültürler arası geçişlerin ve ilişkilerin çeşitliliği ve renkliliğine hayran olur.
Kendi ana dilini, kendi belleğinden bulup çıkaramayan, pek çok dili bir arada öğrenerek büyüyen İllich, tamamen hâkim olduğu yarım dil hazinesi sayesinde, artık pek çok kimsenin okuyup anlayamadığı metinlere hakimdir. Çalışkanlığı ve bunu sosyal hayata harmanlama becerisi ile metinleri sokaktan hiç kopmamış, bu nedenle her yazdığı çok okunmuş ve tartışma yaratmıştır.
İllich bu kitabında geçmişin ya da tarihin aynasında 12. yüzyıla kadar uzanır. Hayal gücü, algı, kavramlar ve imgelem ile ilgilenir. Bu okumalarını, çağdaş okuyucuya rapor verecekmiş gibi güncelleştirir ve sosyal hayatımızı saran hatta boğan meselelere ayna tutar. Bu olağanüstü yeteneği sayesinde, metin asla sıkıcı olmaz ve okura yabancılaşmaz. Onun yazdıkları kendi aramızdaki konuşmalarımız gibi, günlük çekişme ve tartışmalarımız tadında ilerler.
Bunu bilinçli olarak yapar; ancak ve ancak geçmişin aynasından bakarsak, günümüzün dikkatinin sınırlarının genellikle dışında oluşmuş varsayımların farkına varıp yüzyılımızın zihinsel çabalarının farkını gözlemleyebileceğimizi dile getirir.
Kitabın birinci bölümünde, bizim de gözde gündemimiz olan müştereklerden ne anladığını ve bunun geleneksel toplum ve kıtlık algısıyla ilintisini yazarak başlayan İllich, Şenlikli Toplum kitabından başlayarak kendi yazdıklarına özeleştiri getirerek devam ediyor.
İvan İllich serimizin bu yeni kitabı ile okurları selamlamaktan çok büyük mutluluk duyduğumuzu özellikle belirtmek isteriz.